Holoğlu, Türkiye'de masa başı çalışmanın artmasının, endüstriyel iş kollarının gelişmesinin bel ağrılarının görülme oranını da artırdığını belirterek, "Muayene, günü birlik fizik tedavi programları, ilaç, yatarak tedavi, cerrahi ve cerrahi sonrası bakım, iş gücü kaybı, geçici ve kalıcı engellilik durumları, üretim kayıpları ve SGK verilerinden yola çıkarak yapılan hesaplamada, bel ağrılarının ülkemizdeki yıllık maliyetinin, 2 milyar liranın üzerinde olduğu görülecektir. Bu analizde öne çıkan ve dikkat çekici rakamlardan biri de bel ağrılarına bağlı yıllık iş günü kaybının ortalama 12 milyon olduğudur. ABD'de bel ağrılarına bağlı yıllık 28 milyar dolarlık üretim kaybından ve yine yıllık 50 milyar dolarlık maliyetlerden söz edilmektedir" dedi.
Dr. Holoğu, Türkiye'de bel ağrılarının cerrahi ile tedavi edilmesi sonrası görülen iş gücü ve üretim kayıplarının toplam maliyetler içindeki oranının, gelişmiş ülkelerdeki örnek analizlerle kıyaslandığında dikkat çekici düzeyde yüksek olduğunu vurgulayarak, "Gelişmiş ülkelerde sağlık ekonomistleri ve üniversiteler, akut ve kronik bel ağrılarına bağlı maliyetlerin kontrol edilmesi için konservatif tedavi yöntemlerini (fizik tedavi programları, karyopraksi, fizyoterapi, manuel terapi veergoterapi gibi..) öne çıkartırken, ülkemizde henüz bu konuda bilimsel düzeyde yapılmış maliyet analizininolmaması üzücü bir durumdur" diye konuştu.
Dr. Köksal Holoğlu, toplumun bel ağrıları konusunda eğitilmesi gerektiğini kaydederek, "Konservatif yöntemler ve koruyucu hekimlik çalışmalarıyla bu maliyetlerin önemli ölçüde kontrol edilebilirliği dünyadaki uygulamalarla ispatlanmıştır. ABD'de anaokullarda belimizi nasıl kullanmalıyız eğitimleri verilmektedir. Yine karyopraksinin bir eğitim ve uzmanlık alanı olduğu ABD'de omurga sağlığı ve ona bağlı maliyetlerin kontrol edilmesi hedeflenmiştir. Ülkemizde de bu konuda vakit geçirmeden çok kapsamlı maliyet çalışmaları yapılmalı ve konservatif tedavi yöntemleri ile eğitime dönük koruyucu hekimlik öne çıkarılmalıdır" dedi.