30 Ekim 2009 tarihinde SGK'ya başvurarak günlerinin toplanmasını, günlerini tamamlamış ise sigortasını kapatıp emekli olmak ve emeklilik yaşını beklemek talebinde bulunan Çakmak, kurum görevlisi memurun kendisine sigortasını kapatabilmesi ve emekli olabilmesi için gerekli olan 3 bin 600 günden 1 gün eksiği olduğunu, bu eksik için para yatırması gerektiğini belirtmesi üzerine para yatırarak makbuzu kuruma teslim etti.
Birkaç gün sonra kuruma gittiğinde, görevli memurun bilgisayar üzerinden günlerine bakarak, sigortasını kapatabileceğini söylemesi üzerine Bayise Çakmak, emeklilik dilekçesini vererek emeklilik yaşını beklemeye başladı.
Davacı Çakmak, yaklaşık 1 yıl sonra, emekli olup olamayacağını öğrenmek için kuruma başvuruda bulunduğunda kurum yetkililerinden yine aynı şekilde 1 gün eksiğinin olduğu, bunun karşılığı olarak 7,79 lira yatırması halinde emekli olabileceği yanıtını aldı.
Bu parayı da yatıran Çakmak, emeklilik yaşı için gerekli olan 50 yaşının dolduğu Ocak 2012 tarihinde emeklilik dilekçesiyle başvuruda bulundu. Kurum tarafından 2 ay sonra gelen cevapta, Çakmak'ın yaşı doldurmasına rağmen, yine 1 gün eksiğinin bulunduğu belirtilerek, emeklilik talebi reddedildi.
Bayise Çakmak, eksik 1 gün için iki kez para yatırmasına rağmen kurum hatasından veya yanlış uygulamalardan dolayı prim günü olarak sayılmaması üzerine bu işlemin iptali, yatırdığı paraların prim gün sayısına eklenmesi, emekli aylıklarının emekliliği hak ediş tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte kurumdan tahsil edilmesi talebiyle dava açtı.
6. İş Mahkemesi Hakimi Ayşe Yeşim Akçelik, davacı Bayise Çakmak'ın emeklilik için başvurduğu tarihi takip eden aybaşı olan 1 Şubat 2012 tarihi itibariyle emekliliğe hak kazandığına, emekli aylıklarının her biri için hakkın doğum tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte kurumdan alınarak davacıya verilmesine, davacının avukat ücreti ve mahkeme masrafının da kurumdan tahsil edilmesine karar verdi.
Davacı Bayise Çakmak'ın vekili Avukat Erdal Durak, yatırılan fazla paranın iadesini öneren kuruma itiraz ederek müvekkilinin en az 1 yıllık kaybının önüne geçildiğini bildirdi.
Bu itibarla davanın Türkiye'de bir ilk olduğunu savunan Durak, ''Bu dava, Türkiye'de bir ilk ve karar emsal niteliği taşıyor. Bu tür davaları olan kişilerin önü açılmış oldu'' dedi.