Dün bu köşede, eğitim yasasıyla ilgili henüz bilmediklerimizi yazdım. TRT1’de Mustafa Karaalioğlu, Hatem Ete ve Prof. Dr. Talip Küçükcan’la birlikte her cumartesi yaptığımız ‘Enine Boyuna’ programında konuğumuz Meclis Eğitim Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Nabi Avcı’ydı.
Prof. Avcı’ya yasayla ilgili bilinmeyenleri ve yanlış bilinenleri sorduk, ondan aldığımız cevaplar sayesinde de büyük ölçüde aydınlandık.
Tane tane, edindiğim bilgileri aktarayım:
· İlk dört yıllık kademe ‘ilkokul’ olarak adlandırılacak. Bu aşamada müfredatta köklü bir değişiklik yok.
· İkinci dört yılın adı ‘ortaokul’ olacak. İlkokuldan ortaokula geçişte eğitimin kesintiliymiş gibi algılanmasına yol açacak herhangi bir diploma verilmeyecek, karne ya da dördüncü sınıfı bitirdiğine dair bir ‘transkript’ verilecek. Zaten büyük olasılıkla eğitim de aynı fiziki mekanda devam edecek, yani ortaokula geçen öğrenciler başka bir binaya gitmeyecek.
· İlkokuldan ortaokula geçişte ilke olarak herhangi bir sınav yapılmayacak.
· Ancak, eğitimin kademelendirilmesi sayesinde, 8 yıllık kesintisiz eğitime geçişte kapanmak zorunda kalan yabancı kolejlerin ortaokulları yeniden açılacak. Robert Lisesi gibi, Avusturya, Alman, St. Joseph, St. Benoit gibi yabancı okullar, ortaokula kabul edecekleri öğrenciler için kendi bünyelerinde özel bir sınav yapabilecekler.
· Galatasaray Lisesi, İstanbul Erkek Lisesi, Ankara Fen Lisesi gibi seçkin devlet okullarının ortaokul açıp açmayacağı, açarsa bunu nasıl hayata geçireceği ve hangi yöntemle öğrenci seçeceği Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenecek.
· Ortaokulda bütün öğrenciler bir temel programa tabi tutulacaklar. Bu program Türkçe, bazı temel fen bilimleri, sosyal bilgiler, tarih, coğrafya vs’yi içerecek.
· Öğrenciler, ortaokulun birinci sınıfından itibaren çeşitli seçmeli ders paketlerinden birini seçecekler. Bu paketler, ‘Fen-Matematik’, ‘Sosyal’, ‘Ticaret’, ‘Din’, ‘Spor’, ‘Sanat’, ‘Tarım’ vs isimlerini taşıyacak.
· Bu paketlerin dışında da tek tek seçmeli dersler olabilecek. Diyelim ‘Fen’ paketini seçmiş bir öğrenci, yanısıra bazı temel spor derslerini de alabilecek. Veya ‘Tarım’ paketini seçen öğrenci matematik-fen dersleri, ticaret paketini seçmiş öğrenci bazı din derslerini de seçmeli alabilecek.
· Ortaokulun her aşamasında öğrenciler veya aileleri, seçilmiş paketten vazgeçip başka bir pakete yönelebilecek. Sadece, eğer bu alan değiştirme işi ortaokulun son sınıflarında yapılıyorsa, o yeni alandaki eksiklerini tamamlaması için öğrenciden bazı ilave dersler alması istenecek.
· Bu paketlerin eğitim içindeki ağırlığını da, oralardan alınacak notların sınıf geçmeye etkisini de Milli Eğitim Bakanlığı belirleyecek. Zaten bu paketleri oluşturma işini de bakanlık yapacak. Henüz ortada oluşmuş bir paket ve o paketin net içeriğine ilişkin bir şey yok.
· Ortaokulun sonunda da öğrenciler bir diploma almayacaklar, onun yerine sekizinci sınıfın başarıyla tamamlandığına dair bir karne ya da transkript verilecek çocuklara.
· Ortaokuldan liseye geçişte sınav uygulamasının bir süre daha devam etmesi bekleniyor. Ama hedef sınavı tamamen kaldırmak.
· Lise çeşitleri azalacak ve bu seçmeli paketleri sayesinde ulusal çapta bir sınava ihtiyacın ortadan kalkacağı düşünülüyor.
· Lise çağına gelen çocuklar, yine ortaokuladakine benzer bir temel çekirdek programa katılacaklar. Bu programın üzerine ağırlığı daha da arttırılmış seçimlik paketler eklenecek. Bu paketler gereği, diyelim endüstri meslek veya bilişim teknolojileri paketini alan öğrenciler, artık mahalle okullarına değil şehirlerinde ağırlıkla bu paketin eğitimini yapan okulların binalarına gidecekler.
Yasanın iki temel eksiği
BU eğitim yasası aslında komisyonda bir hayli kapsamlı değişikliklere uğradı, eğitimle ilgili sivil toplum örgütlerinin, kişilerin ve kurumların getirdiği eleştirilerin çoğuna uygun biçimde yasa tadil edildi.
Edildi ama bir konuya dokunulmadı. O da, okul öncesi eğitimin de zorunlu eğitim kapsamına alınması.
Birkaç yıldır Türkiye’de büyük
kampanyalar yürütülüyor ve bu sayede okul öncesi eğitimde okullaşma oranı yüzde 60’ı buldu. Yasayla belli bir mühlet (mesela iki yıl) daha verilse ve sonra da 1 yıllık okul öncesi eğitim zorunlu hale getirilse iyi olur aslında.
Yasa Meclis genel kurulunda görüşülürken bu değişiklik pekala yapılabilir.
Yasanın ikinci büyük eksiği ise daha siyasi ve hassas bir konuda. Ama son derece önemli bir konu bu.
AK Parti ve hükümet yasayı savunurken, bu sistemle eğitime esneklik geldiğini ve bu sayede anne babaların çocuklarının eğitimi için taleplerinin daha kolay karşılanabileceğini söylüyordu.
Evet doğrudur, yasayla getirilecek olan seçmeli ders paketleri sayesinde diyelim din eğitimi talebi karşılanabilecek. Veya diğer talepler...
Ama bir dakika... Yasa, bütün taleplerin karşılanabileceğini garanti altına almıyor.
Bu konuda ‘arz’ı sunan Milli Eğitim Bakanlığı, diyelim Alevilerin, diyelim Kürtlerin taleplerine kulağını tıkarsa, bu talepleri karşılamaktan uzak durursa ne olacak?
Ülkemizin bir gerçeği, çoğunlukların talepleri genellikle karşılanır da azınlıkta olan kesimler seslerini pek duyuramazlar.
Oysa yasaya, mesela ‘Bir ildeki veya ilçedeki öğrencilerin yüzde 10’dan fazlası bir ders programı talebinde bulunursa bakanlık bunu en geç iki yıl içinde karşılamakla mükelleftir’ gibisinden bir cümle eklenebilir. İşte o zaman da gerçekten eğitim esnek olur, halkın talebine göre şekillenir.
Ahmet Hakan uzlaştırmaya çalışmış ama...
KISA bir not: Dün Ahmet Hakan’ın köşesinde eğitim yasasında zıtlaşan iktidar ile muhalefeti ortak bir zeminde birleştirme iddiasında bir kısa yazı vardı.
Ahmet Hakan, bir hatırlatma yapmama izin versin: Yazısında ‘işte bu ortak zemin olabilir’ düşüncesiyle saydığı maddelerin hemen hemen tamamını mevcut teklif zaten içeriyor.
CHP’nin derdi bu yasayı düzeltmek, sakıncalarından arındırmak değil, ona kategorik olarak karşı çıkmak.
YGS ve ÖSYM İlgili Linkler