Nisan ayında üniversite sınavına 1,8 milyon öğrencinin başvurduğunu duyduğumda bunun katsayı eşitlemesine bağlı bir artış olduğunu söylemiştim. Nihayet veriler açıklandığında başvuranların sadece 800 bini lise son, geriye kalanlardan 300 binin üniversiteye yerleşememiş olduğunu gördük. Yani neredeyse başvuranların yarısı bir üniversitede okuyor veya mezun öğrencilerden oluşuyor. Bu durumda LYS'ye başvuru sayıları daha gerçekçi olacaktı ve ÖSYM dün açıkladı. 870 bin kişi başvurdu. Bunların dağılımına baktığınızda geçen yıldan farklı bir rakam yok. Bu yıl LYS'ye girecek öğrenci sayısı geçen yılla eşit durumda diyebiliriz. Peki, bu durumda ne olur?
Geçen yıl öğrenciler fen-edebiyat fakültelerinin fizik, kimya, biyoloji, istatistik gibi bölümlerine, ziraat ile ilgili bölümlere, istihdamı sorun olan mühendisliklere, Anadolu'da bazı illerdeki iktisat, kamu yönetimi, hatta işletme gibi bölümlere pek itibar etmemişti. Sanırım bu yıl bazı bölümleri seçmeme eğilimi daha da derinleşecek.
Ama özellikle yeni alanlar geçen yıl olduğu gibi yine revaçta olacak. Bir de son iki yılda yeni bir eğilim başladı. Öğrenciler, özellikle de büyük kentlerde yaşayanlar, küçük kentlere gitmektense vakıf üniversitelerini tercih ediyorlar. Sebebi çok açık. Oraya gidip barınma, harçlık, ulaşım, yeme-içme için harcanacak bütçeyle pek tabi vakıf üniversitelerinde okunabiliyor. Hele hele de yüzde 50 burslu bölümler olursa değmeyin keyfine. Hem istediği bölümde okuyor hem de ailesine yük olmuyor.
Tüm bu veriler sonucunda şunu söyleyebilirim. Vakıf üniversiteleri geçen yıl bir segment oluşturmuştu. İşte birinci grupta yer alan Koç, Sabancı, Bilkent, TOBB, Bahçeşehir, sağlık alanındaki üniversiteler yüzde 100'e yakın dolar. Hatta bu üniversiteler birçok devlet üniversitesinden daha fazla doluluğa ulaşacaktır. Çünkü aynı süreç ABD'de de yaşanmıştı. Harvard bir vakıf üniversitesidir.
Sonuçta artık Türkiye'de yükseköğretimin önündeki tek engel kalite sorunudur. Bunu çözmek için gereken üniversiteleri uluslar arası yapıya kavuşturmaktır.
OKULA BAŞLAMA YAŞI AÇIKLANDI
MEB açıkladı; okula başlama yaşı, 66-72 ay arası zorunlu, 60-66 isteğe bağlı oldu. Bu durumda, bu yıl okula 2,2 milyon öğrenci başlayacak. Bence doğru bir karar ama özellikle velilere önerim çocuklarının motor gelişiminin yeterli olup olmadığını mutlaka bir uzmana gidip test etsinler. Çünkü araştırmalara göre motor gelişimi yetersiz öğrenciler okula erken başladığında okulu ilerleyen yıllarda terk ediyorlar.
Bir de SBS ile ilgili bilgi var ama onu yanlış anlamayın. Bakanlık tüm liselere yerleştirmeyi merkezileştirmiş oluyor. Artık SBS ile girilen Anadolu, fen, öğretmen liselerinin yanında, SBS olmadan meslek ve genel liselere de okul başarısı ile tercih yapılarak girilecek. Yani değişen bir şey yok.