Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer’in bakanlığın idari ve eğitim sisteminde yapmak istediği değişiklikler, yavaş yavaş medyaya düşmeye başladı. Öğretmenler ile ilgili düşünceleri, eğitim müfredatları ile ilgili hedefleri, sınavlar konusundaki açıklamaları ve sınıf geçme sistemindeki yapmayı hedeflediklerini, kısmen de olsa, öğrenme imkânı bulmuş olduk.
Çalışmalar hızla devam ediyor. Sanki Milli Eğitimin idari ve eğitim sistemi sil baştan yeniden şekillenecek havası var.
Bugünlerde ise, Milli Eğitim camiasında en çok konuşulan ve tartışılan, teşkilat sistemi ve özellikle bakanlık üst kademe kadrolarındaki radikal değişmelerdir.
Bilindiği gibi, Sayın Dinçer’in bakanlığa gelişinden kısa bir süre sonra, uzun zamandır üzerinde çalışılan Milli Eğitim Teşkilat Kanunu, yeni şekli ile yürürlüğe girdi. Kanunda yapılan birçok olumlu değişiklikle birlikte, eklenen bir madde ile halen görevde olan Merkez Teşkilatı Üst Yöneticileri ve 81 ilin Milli Eğitim Müdürleri, havuza alındı. Bu yasa ile ortadan kaldırılmayan veya ismi değiştirilen bakanlık mensupları, il milli eğitim müdürleri görevlerini aynı ünvanla sürdürmeye devam ettiler. Ta ki bu görevlere yeni atama ve görevlendirmeler yapılmaya başlanıncaya kadar.
Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatlarında her zamanınkinden çok dedikodular var, huzursuzluk var, yakınmalar var.
Yakınmalar var, çünkü aynı iktidar döneminde göreve getirilip görevini sürdürenler hiç bir, sorgu suale tabi tutulmadan yerlerini yeni atanan veya görevlendirilenlere terk ediyor. Ne bir teşekkür, ne bir iyi dilek, ne de bir temenni… İllerde de böyle, merkezde de böyle.
Huzursuzluk var, çünkü ha bugün, ha yarın gibi, ama mutlaka alınma beklentisi herkesi sarmış vaziyette. Moraller tükenmiş. Gönül koymalar, alınganlıklar, hayıflanmalar, bazen ileri geri söylenmeler…
Ve dedikodular, dedikodular…
Bakanlık Müşavirliğinde görevlendirilenlerin sayısı 600 ü geçiti deniyor… Bakanlık Beşevler Kampüsünü tamamen boşaltılmış, tüm müşavirler burada kalacak deniyor… İl milli eğitim müdürlüklerine akademisyenler atanacak, teşkilatın içinden çok az sayının dışında kimse bu görevlere verilmeyecek deniyor… Okul müdürlerinin yerleri zaten değişti ve verimli oldu, şimdi ilçe milli eğitim müdürlerinin il dışına gönderilme çalışmaları son aşamaya geldi deniyor… 50 yaşın üzerinde olan hiç kimse üst göreve getirilmeyecek, olanlarda sıra ile alınacak deniyor... Daha neler neler…
Çok hantallaşmış ve zor işleyen teşkilatın yeniden yapılandırılması ve başta sınav sistemi olmak üzere, olumsuzlukları herkes tarafından kabul edilen diğer sistemlerin gözden geçirilmesi, değiştirilmesi, iyileştirilmesi çok olumlu çalışmalardır. Eğitim camiasında ve dolayısı ile kamuoyunda endişe uyandıran üst yöneticilerin görevden alma ve atamalarıdır.
Geçmişte, iktidar değişikliklerinde bile bu derecede bir alınma-verilme pek olmadı diye hatırlıyorum. Kaldı ki on yıldır aynı iktidar var. Değiştirilmeye başlananlardan bu görevlerde on yıldan önce gelip kalan kimse de yok zannediyorum.
Peki, bu büyük çaplı değişim niye? Adeta toplu görevden almalar niçin ve neden?
Ak Parti iktidarın başarı hanesine en çok yazılanlardan biri de, Milli Eğitim için yapılanlar olarak biliniyor. Kamuoyu böyle biliyor, medya böyle biliyor. Seçim çalışmalarında övgüyle en çok dile getirilerden biri de eğitim için yapılanlar ve bundan elde edilen neticeler idi. Yeni müfredattan tutun, derslik ve okul sayılarının olağan üstü artışı, ücretsiz ders kitabı, okulların bilgisayarlarla donatılması, öğrencilerin kesintisiz internetle tanışması, öğretmen atamalarının bilgisayar ortamında gerçekleştirilmesi ve daha neler neler…
Bütün bunları bu kadrolar yaptı.
Hiç şüphesiz bu gelişime ayak uyduramayanlar oldu, az da olsa direnç gösterenler de oldu. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik beyefendinin önderliğinde, tüm Türkiye’de adeta bir Milli Eğitim Seferberliği başlatıldı ve sürdürüldü. Elde edilen neticeler, hükümetin övünç kaynağı oldu. Mutlaka eksiklikler olmuştur, aksaklıklar vardır. Bazı olumsuzluklara rağmen eğitimi bugüne taşıyanlar mevcut kadrolardır.
Sayın Bakanımız Ömer Dinçer’in, bakanlıkta yapmak istedikleri ile tespitleri çok yerinde ve doğru tespitlerdir. Buna tüm eğitimcilerin katılmaması ve destek olmaması mümkün değil. Dershanelere mahkum olmuş bir eğitim sisteminden kurtulmaya kim karşı çıka bilir? Öğretmenlerin yeterliliği, kariyeri vb. hususlarda objektif bir sistemin taraftarı ve destekçisi kim olmaz?
Bunları hayata geçirmek ve sonuçlandırmak, ancak yetişmiş, inanmış ve deneyimli bir idari kadro ile mümkündür. Eğitim teşkilatlarının içerisinde bulunmuş, problemleri ile hemhal olmuş başarılı kişiler ancak köklü ve isabetli çözümlerin elemanı olurlar. Sadece onları cesaretlendirmek, önlerini açarak uzman kadrolarla desteklemek yeterlidir.
Bu konuda yapılması acil olan, bakanlığın merkez ve taşra teşkilatlarına atanma usul ve esaslarının belirlenmesidir. Objektif ölçülerle bu görevlere atanma sağlanırsa, geçmişten beri meydana gelen aksamalar olmayacak ve teşkilat, kısa sürede kendini toparlayacaktır.
Küskünler ordusu yaratmak, sadece zarar getirir.
Bakanlığın kadrolarına üst yönetici olarak, dışarıdan yeni atananlar, sistemi öğrenip ileriye götürme hamlesi başlatana kadar, korkarım, köprülerin altından çok sular geçmiş olacak.
Copyright Türkiye Rehberi 2006 - 2024. Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik Politikası | Feragatname