Ankara`dan Neşide Müderrisoğlu hararetli hararetli anlattı başından geçenleri. Kolay mı, tam 5 gündür sabahın 7`sinde aç karnına hastanede ol, cuma günü, pazartesi ameliyat olmak için hastaneye yatış yapmaya git ve doktorlar `Senin ameliyata ihtiyacın yok` deyip seni geri göndersin.
Ankara`dan Neşide Müderrisoğlu hararetli hararetli anlattı başından geçenleri. Kolay mı, tam 5 gündür sabahın 7`sinde aç karnına hastanede ol, cuma günü, pazartesi ameliyat olmak için hastaneye yatış yapmaya git ve doktorlar `Senin ameliyata ihtiyacın yok` deyip seni geri göndersin.
Çocuk oyuncağı değil bu! Soruyorum size, göğsünüzdeki kitlelerde çoğalma var,ameliyat gerekiyor desin doktor size ve ameliyat için gerekli tüm tahlilleri tam beş gün boyunca yaptırın.
Elinizde bir tomar raporla ameliyatı yapacak doktorların odasına gidin. İlk doktorun bakıp da `kesin ameliyat` dediği filmi çıkarın gösterin ve kapıdan geri çevrilin, psikolojiniz nasıl olur? Ameliyat fikri bile birilerini moral olarak çökertirken bir hafta bile bile ameliyatı beklemek nasıl bir duygu acaba? Hem de ilk doktor cumadan yatış işlemlerin yapılacak, istersen hastanede yatma, pazartesi aç karnına 7.30`da hastanede olursun demesi nasıl açıklanabilir? Madem pazartesi gelmesi yeterli neden benim devletim yatmadığı, gerek görülmediği halde 3 günlük yatış parasını versin ki. Ne ilginçtir ki, Neşe hanım ameliyat olmadığına değil, devletin zarara uğradığına yanıyor. Diyor ki `Madem ameliyata bir başka ekip girecek ve karar mercii onlar, neden filmime onlar daha önce bakmadı? Ameliyat için yapılan tahlillerin hepsi çöpe gitti, onlara bakmadılar bile ameliyatı gereksiz gördükleri için.
Devletimin bir sürü parası boşa gitti diye üzülüp bu çarpıklığı doktorlara söylüyor. Doktorlar da Neşe hanımı haklı buluyor bulmasına da `Ne yapalım, prosedür böyle` diyorlar. Böyle gelmiş böyle gider demeyelim ne olur. İnsanın aklına gereksiz yapılan tahlil ve yatışların Sağlık Bakanlığı`nın doktorlara verdiği performans primiyle bir alakası olabilir mi diye sormak da geliyor açıkçası.
Zekai Tahir Burak Hastanesi`nde yaşanan bu olaya eminim Sağlık Bakanlığı`ndan bir cevap gelecektir.Böylesine duyarlı Bağkur hastaları olsa eminim her iş tıkırında yürür. Vatandaşlık bilinci oluşsun hepimizde ne olur,hem psikolojik yıkımlar hem de boşa giden paralar olmasın güzel ülkemde. Çünkü boşa giden her kuruş aslında sizin, bizim cebimizden çıkıyor.
Canımız bu kadar ucuz mu?
Ankara`daydım geçtiğimiz hafta sonu, açıkçası özlemişim her şeyini, ulaşımın kolaylığını, her zaman gittiğim Cinnah`taki İnegöl Köftecisi`ni. İnsan nerede olursa olsun, memleketini özlüyor vallahi.Meşrutiyet Caddesi denilen bir cadde var, bilen bilir, Ankara`nın en işlek caddelerinden biridir. Melih Bey bu caddeye bir sürü üst geçit yapmıştır, hem yayaları, hem de trafiğin akışını düşündüğünden. Hatta cadde başındaki üst geçit, yürüyen merdivenlidir, merdiven çıkmak zor diyenler için bahane kalmasın diye. Ankara`daki geçitlerin bazıları asansörlü ama onlar da benim necip halkım tarafından tuvalet ve çöplüğe çevriliyor her gün, yazık oraları temizleyenlere.Yapılan onca çalışmaya, harcanan paraya rağmen, tam da üst geçitin altında trafik sıkışmıştı biliyor musunuz? Çünkü yayalar, yürüyen merdivenle bile karşıya geçmeye üşenmişti de ondan. Az kalsın bir kaza oluyordu ve ben elimle yukarıdaki geçidi gösterdim bir delikanlıya. Vay, ben miyim adamı uyaran. İyi ki kapım kilitliydi, öyle bir hışımla yürüdü ki arabaya doğru. Oysa ben onun da iyiliği için uyarıda bulunmuştum. Anlaşılan o ki, ister devlet, ister belediye başkanı; medeniyet için, toplumun iyiliği için istediğini yapsın, paralar döksün, kafa yorsun, uykusuz kalsın, halk medenileşmek istemedikçe yapacak hiçbir şey yok. `İnsanların canı bu kadar ucuzsa biz ne yapalım?` diyebilirsiniz ancak çözüm bu değil. Kapı kapı dolaşıp komple bir eğitimden geçmemiz gerekiyor hepimizin. Siz ne dersiniz?
NÜKTE
İncili Çavuş, Osmanlı elçisi olarak Fransa Kralı`na gönderildiğinde, elbisesinin bazı yerlerinde yama varmış. Kral bunları görünce dayanamayıp: `Bana senden başka gönderecek adam bulamadılar mı?` deyince, İncili Çavuş: `Osmanlılar adama göre adam gönderirler, beni de sana göndermelerinin hikmeti bu olsa gerek` cevabını vermiş.
Copyright Türkiye Rehberi 2006 - 2024. Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik Politikası | Feragatname