Türkiye cumhurbaşkanı seçimine odaklandığı için ekonomik durumun arka plana itildiğini, borçla tüketen ve borçla refah yaşayan ülkenin parasının bile sürekli değer kaybetmeye başladığını belirten Aslan, "Ekonominin kilit göstergelerinden olan büyüme, işsizlik, enflasyon, dış ticaret açığı, cari açık ve ödemeler dengesinde tablonun parlak olmadığını söylemek, gerçekçi bir bakışı yansıtır. Cari açık milli gelirin yüzde 8'ini bulmuş, dış ticaret açığı alarm veriyor, gerçek işsiz sayısı 6 milyon.
Son 12 yılda kamunun net borcu, 378 milyar lira artarak 636 milyar liraya yükseldi." şeklinde konuştu. Kişi başına düşen kamu borcunun 8 bin 269, dış borcun ise 5 bin 45 dolara çıktığını vurgulayan Aslan, insanların borç içerisinde yaşam mücadelesi verdiğini dile getirdi. Halkın kredi borcunun 127 kat arttığını kaydeden Aslan, "Kredi kartı borçları da 4,3 milyardan 77,7 milyara çıktı. Borcunu ödemeyen 2,5 milyon kişi kara listeye girdi. Buna karşın son 12 yılda kredilere ödenen faizlerle yabancıların doğrudan ve portföy yatırımlarından elde ederek, ülkelerine gönderdikleri kârlar ise 170 milyar doları geçti. Yani onlar kazandı, biz kaybettik." ifadelerini kullandı.
Mevcut verilerin Türk özel sektörünün yatırım niyetini askıya aldığını, başka bir deyişle frene bastığını gösterdiğini savunan Aslan, "Gerçek olan şu ki Türkiye'de sanayi üretimi ithalata dayalıdır. Sanayi büyümesi, ancak ithalat artışıyla sağlanabiliyor. Türkiye'nin büyümesi, fazla ithalata ve tüketime dayalıdır. 432 ton işlenmemiş demir satarak 1 ton ilaç alıyoruz. 2 bin 612 TIR çimento satıp bir TIR bilgisayar alıyoruz. Düşük teknolojiyle ürettiğimiz malı ucuza satıyor, yüksek teknolojiyle üretilen malı da pahalıya alıyoruz." dedi.