Bel rahatsızlığına her yaş grubunda rastlamak mümkündür, fakat bel fıtığı orta yaşlarda daha sık görülür. Hareketsiz bir iş ve hayat tarzı, daha çok oturarak çalışmak, şişmanlık, ağır şeyler kaldırmak, mücadele sporları, bilinçsiz spor yapmak, yanlış oturuş ve duruş alışkanlığı, mesleğini sevmeme, huzursuz bir ortamda ve stres içinde yaşama, sigara ve alkol kullanma, uzun süre otomobil sürme, bedensel faaliyetlere ısınmadan başlamak birer risk faktörüdür. Bu risk faktörleri bir insanın günlük yaşantısında ne kadar çoksa o kişinin bel fıtığına yakalanma ihtimali de o kadar yüksektir. Hele bir de genetik olarak yatkınlık varsa bel fıtığıyla tanışmak sürpriz sayılmamalıdır.
Uygun olmayan sandalyelerin üzerinde her gün saatlerce süren bir ofis hayatına mahkûm insanlar bel fıtığının müstakbel adaylarıdırlar.
Bel fıtığı orta yaşlı insanlarda daha sık görülür.
Hastalığa Yanlış Yaklaşımlar
İnsanların büyük bir kısmı hastalıkları konusunda maalesef yeterli bilince sahip değiller. Ağrı içinde kıvranırken doktora gitmeyi tercih etmiyorlar da hiçbir bilimsel temele dayanmayan birtakım yöntemlere başvuruyorlar. Beline bal, incir, balık bağlatan hastalardan tutun da, cildini tehlikeli şekilde kestiren, yaktıran, sülük koyan veya bilinçsizce çektiren hastalara kadar yüzlerce bilim dışı uygulamaya şahit olmaktayız.
Hatta ağrısı geçsin diye belinden iğne ile iplik geçirten hastalara bile rastlamaktayız.
Halbuki, bel fıtığı tek çeşit değildir ve hastalığın değişik safhalarında farklı tedavi metodlarını uygulamak gerekmektedir. Neticede basit bir tedavi ile iyileşmesi mümkün iken, bilinçsizce yapılan uygulamalar sonucu ameliyatlık hale gelmiş hastalarla sık sık karşılaşmaktayız.
Bu konu ciddi bir problemdir. Ancak problemin çözümünde başta biz doktorlar olmak üzere herkese önemli görevler düşmektedir. Eğitim kurumları ve medyanın halkın bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi noktasında daha aktif bir tavır ortaya koyması gerekmektedir.
eşhis ve tedavi metodlarının dev adımlarla ilerlediği yirmibirinci yüzyılda,
tıbbi tedaviye müracaat etmek yerine belden iğne ile iplik geçirtmek gibi bilim dışı yöntemlere başvurulduğunu görmek büyük bir çelişki oluşturmaktadır.
Böylesine büyük bir bel fıtığı bulunan hasta bilim dışı yöntemlerle zaman
kaybederse bazen dönüşü olmayan bozukluklar ortaya çıkabilir.
Bel Fıtığından Korunmak
Günümüzde tıp dev adımlarla ilerlemekte ve birçok hastalığın çaresi bulunmaktadır. Buna rağmen diğer bütün hastalıklarda olduğu gibi bel fıtığına yakalanmamak da en iyisidir. Yani tedbirler hastalıkla karşılaşmadan önce alınmalıdır. Maalesef insanlar sağlık gibi önemli bir nimetin kıymetini ancak onu kaybettiklerinde anlamaktadırlar. Fakat sağlık bir kez kaybedildiğinde tekrar kazanılması çok zor olmakta, bazen de bu mümkün olamamaktadır. Öyleyse sağlığımızın kıymetini hastalanmadan önce bilmeliyiz.
Bel sağlığını korumak için kişi hiçbir zaman çok ağır bir yükü kaldırmamalı, kaldıracaksa mutlak surette dizlerini kırarak yani çömelerek cismi yerden almalıdır. Belden eğilerek kaldırmamalıdır. Hiçbir cismi uzanarak almamalıdır. Meselâ, telefon çaldığında veya raftan kitap alırken uzanmamalıdır. Daima cisimlere yaklaşarak, arada mesafe bırakmaksızın almalıdır. Sağlıklı iken bel ve karın adalelerini güçlendirici egzersizler yapmalıdır. Hareketli bir hayat tarzını benimsemek yararlıdır.