Sözleşmeliye kadro geliyor. Daha önce bu müjdeyi veren Başbakan ERDOĞAN, çalışmaların bitmek üzere olduğunu açıkladı.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İmralı ile görüşmeyi yapan hükümet değildir. İmralı ile görüşmeyi devlet yapar. Bizden önce de yapılmıştır. Bizden önceki iktidarların hepsinde yapılmıştır. Bu dönemde de yapılır" dedi.
Erdoğan, Samanyolu TV'de "Özel Gündem' adlı canlı yayında Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve Samanyolu Ankara Temsilcisi Abdullah Abdulkadiroğlu'nun sorularını yanıtladı. "Meydanların diliyle medyanın dilini nasıl karşılıyorsunuz?" şeklindeki soruya Erdoğan, meydanların dili ile medyanın dilinin bugüne kadar örtüşmediği gibi bugün de örtüşmediğini ifade ederek, görsel medyanın yanıltıcı, yazılı medyanın da istismara açık olduğunu söyledi.
"AK Parti olarak biz malum medyaya rağmen iktidar olduk" diyen Erdoğan, onların istediklerini veren bir iktidar olmadıklarını, onların köşeye sıkıştırıp "hadi ver" diyen odaklar olduğunu belirtti.
Erdoğan, son 8.5 yılın Türkiye'nin sıçrama dönemi olduğunu da ifade ederek, borçların düştüğünü, küresel krize rağmen bunu yolsuzluklardan arınmış bir iktidarın yaptığını anlattı.
Türkiye'de son dönemde bankaların batmadığını da kaydeden Erdoğan, kendilerinden önce bankalara görev zararı yazıldığını anımsattı.
Şu anda kazanımlarla güçlü ve saygın bir Türkiye olduğunu, daha da iyi olunacağını anlatan Erdoğan, "Meydanlar da önceki seçimlerle mukayese edilmeyecek düzeyde doluyor, taşıyor" dedi.
Erdoğan, "İnşallah 12 Haziran akşamı da halkımın dualarının da oylarının da himmetiyle istikrar sürsün, Türkiye büyüsün... Bu devam edecek" diye konuştu.
Her zaman karşılarında bir medyanın olacağını da ifade eden Erdoğan, "Bugün aklı selim ile hareket eden bir medya da var. Onlarla çalışmalarımızı yapıyoruz. Gerçekleri görmeyen, saptıran, yaptığınız yatırımlardan rahatsız olanlar var" diye konuştu.
Erdoğan, "garip" dediği malum medyanın BDP'ye destek verdiğini de ifade ederek, "Nasıl BDP'ye destek verirsin? Bunların Güneydoğu'da, Doğu'da yaptıkları ortada. Bunların bu ülkeye ne sağlayacağı açık, net ortada. Terör örgütünden gücünü alarak, güya demokrasi, güya özgürlük çağrısı yapan bu insanları artık tanımıyor muyuz? Demokrasi, özgürlük diyen imam kaçırır, imamı sabah namazından çıkışında öldürür mü?" diye konuştu.
Cizre'de imam hatipli çocukların kaldığı bir yurda molotofkokteyli ile saldırıldığını, üç gencin yaralandığını, ikisinin iyi olduğunu, üçüncüyü Ankara'ya getirttiklerini anlatan Erdoğan, "Bunlar bu kadar azıtmış durumda. İstanbul'da Levent'te köprünün altında sekiz kişi yaralandı. Bir hanım kardeşimizin bacağı kesilmek durumda kaldı. Bu ne insafsızlıktır. Bu ne alçaklıktır. Bunu neyle izah edeceksiniz?" dedi.
"AK Parti karşısında bir statüko ittifakından bahsediyorsunuz. Burada kimleri kast ediyorsunuz?" şeklindeki bir soru üzerine de Erdoğan, "Güneydoğu'da ağırlıklı olarak BDP ile CHP'nin ittifakını görüyorsunuz" dedi.
HAKKARİ MİTİNGİ
Partisinin Hakkari mitinginde dükkanların kepenklerinin kapatıldığını, hem esnafın hem halkın tehdit edildiğini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
"Benden sonra oraya Kılıçdaroğlu gitti. Hakkari'de CHP'nin aldığı oy 157. Kılıçdaroğlu'nun gidişinde orada sadece CHP bayrağı var, Türk Bayrağı yok. Çünkü BDP'li eline Türk Bayrağı'nı almaz. Ona onu veremediler. Hiç rahatsızlık duydu mu? Ne CHP rahatsızlık duydu ne MHP rahatsızlık duydu. MHP'den de bir ses çıkmadı. Orada bir de yerel özerklikten bahsetti. Bunu da getirdi Avrupa Yerel özerklik Şartı'na dayadı."
Bu şarta ilişkin muhalefet şerhlerini kendilerinin kaldırdığını anımsatan Erdoğan, yerel yönetimlerin yeniden yapılandırılmasına yönelik parti olarak çalışmalarının olduğunu dile getirdi.
Erdoğan, burada özellikle idari noktada bazı müdahalelerin olması kaydını koyduklarını da ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ne oldu? Ertesi gün Ardahan'da 'Ben eyalet sistemini kastetmedim' dedi. Hemen orada çark etmedi mi. Böyle bir yapı var. Bir de, BDP bağımsız aday çıkarmadığı yerde öyle anlaşılıyor ki, CHP'yi destekleme kaydını koymuş. Aynı şeyi CHP'de görüyoruz. CHP de kendisinin zayıf olduğu yerde MHP'yi, MHP de zayıf olduğu yerde CHP'yi destekleme gibi bir anlayışa sahip. Şu anda bunlar bize gelen bilgiler. Şu anda böyle bir çalışmanın içindeler. Hedef ne? Hedef, AK Parti. AK Parti'nin şu anda süregelen bu iktidarının devamı bunları ciddi manada rahatsız ediyor. Çünkü Türkiye'de taşlar yerine oturuyor. Taşlar yerine oturdukça gelecekte de bunların durumu pek sağlıklı olmayacak.
Özellikle 12 Eylül travmasını bunlar hala hazmedemiyorlar. Bunlar, 12 Eylül'ün intikamını nasıl alırız onun gayreti içindeler. 12 Eylül'deki yirmi altı maddelik Anayasa paketi bunlara gerçekten çok oturdu. Orada bir bariyer oluşturdular. CHP, MHP, BDP, TKP, TKİP, terör örgütleri hepsi omuz omuza verdiler yüzde 58 'Evet' çıktı. Şimdi 'ne yapıp, yapalım' diyorlar, 'bu işi tersine çevirelim' diyorlar.
Bütün bunlara rağmen, bu kurdukları ittifakı milletim nasıl 12 Eylül'de bozduysa, 12 Haziran'da da bozacak. Çünkü milletim, Kandil'di, Ergenekon'du, Ankara üçgeni gibi organizasyona prim vermeyecek."
"BEN STATÜKODAN PEK ANLAMAM"
"AK Parti de kendi statükosunu oluşturuyor" şeklinde söylemlerin olduğunun anımsatılması üzerine de Erdoğan, "Ben pek statükodan anlamam. Ben halkın dilinden anlarım ve halkımla beraber yürürüm. Siyasetin içinde oldum olalı hep statükoya karşıyımdır. Hoşlanmadığım bir kavramdır. Hoşlanmadığım bir yapılanmadır. Biz onu boza boza geldik. Onu boza boza gelen kalkıp da bunu yapar mı?" diye konuştu.
Demokratik açılım sürecinde bir kesimin AK Parti'yi bölücülükle suçladığına, öte yandan AK Parti'nin Ilgaz'da bölücülerin hedefi haline geldiğine yönelik hatırlatma üzerine de Erdoğan, "Bölücülerle işbirliği halinde eğer biz isek şu ana kadar yüzü aşkın seçim büromuz, gezici araçlarımız hepsi ya molotoflarla bombalanıyor ya araçlar taşlanıyor ya Hazro ilçe başkanımız kaçırılıyor. Kastamonu'da yaşadığımız olay. Buna benzer olaylar niçin bize oluyor da diğerlerine olmuyor. Rahatsızlık bizden" dedi.
Gazetelere Kandil'in ve İmralı'nın düşüncelerinin de yansıdığını ifade eden Erdoğan, şunları anlattı:
"İmralı ile görüşmeyi yapan hükümet değildir. İmralı ile görüşmeyi devlet yapar. Bizden önce de yapılmıştır. Bizden önceki iktidarların hepsinde yapılmıştır. Bu dönemde de yapılır. Gerektiği ana kadar yapılır. Öyle bir an gelir ki yapılmaz. Bunlar yapılıyorsa da devlet 'buradan acaba ülkenin birliği beraberliği için bir netice alır mıyız' düşüncesiyle yapar.
Sayın Bahçeli, 'anlaştılar, anlaşma yaptılar' diyor. Bunu neye dayanarak söylüyorsun? Bunu 12 Eylül öncesinde de söyledin. Sincan'da meydanda çok ağır ifadeler kullanarak söyledin. Hukukta kaide var. Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. İddia sahibi sensin. O zaman ispatla. 'İspatlamazsan namertsin' dedim. Ne oldu? İspatladı mı? Hayır. Şimdi aynı şeyi tekrar ediyor. İftira at, tutmazsa iz bırakır. Dertleri bu. Çünkü bunların sırtında yumurta küfesi yok. Ama biz sırtımızda sorumluluk taşıyoruz. Kılıçdaroğlu parti içindeki durumunu güçlendirmeye çalışıyor. Bahçeli de baraj altına düşmemek için gayret sarf ediyor. Yaptıkları bu."
"KÜRTÇÜLÜKLE KÜRT KARDEŞİMİN SORUNUYLA İLGİLENMEK FARKLI
BİR ŞEYDİR. BEN NE KÜRTÇÜYÜ TANIRIM NE TÜRKÇÜYÜ TANIRIM.
HEPSİNE KARŞIYIM"
Erdoğan, "Kürtçülükle Kürt kardeşimin sorunuyla ilgilenmek farklı bir şeydir. Ben ne Kürtçüyü tanırım ne Türkçüyü tanırım. Hepsine karşıyım" dedi.
Erdoğan, Samanyolu TV canlı yayınında, kendisinin muhalefet liderlerine bir çağrıda bulunduğunu anımsatarak, şöyle konuştu:
"12 Haziran'da eğer bizim partimiz birinci parti olmazsa ben genel başkanlığı bırakacağım, dedim. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli, size sesleniyorum, siz bırakabilecek misiniz? Verilen cevap ne? Bahçeli zaten cevap vermez o ayrı mesele. Kılıçdaroğlu'nun verdiği cevap şu, diyor ki 'Hangi partinin oyu düşerse o partinin başındaki genel başkanlığı bıraksın'. Dünyanın hiçbir yerinde bu mantık olmaz. Bir defa bu ifadeyi kullanmak şu demektir, 'Ben muhalefette kalmaya hazırım'. Bu, bu demektir. Bunun birinci olmak diye bir derdi yok."
Erdoğan, 12 Haziran seçimlerinde milletvekili dağılımının nasıl olacağını şimdiden kestirmenin mümkün olmadığını da dile getirerek, "Ben herşeye rağmen partimin birinci olacağına inanıyorum" dedi.
"Sizin için başarısızlık nedir?" sorusu üzerine de Erdoğan, "Birinci parti olmazsak. Sadece bu. Birinci parti olduğumuz zaman, tek başımıza iktidarı kuran bir parti olduktan sonra bu başarısız olmaz ki. Koalisyon Türkiye'de sıkıntı getirir. Şu anda biz koalisyon ile ilgili bir durum da görmüyoruz" diye konuştu.
Erdoğan, Güneydoğu'daki son saldırıların mütedeyyin insanlara yönelik bir saldırı niteliği taşıp taşımadığına ilişkin bir soru üzerine de "Kesinlikle bu var. Son zamanlarda 'sivil cuma' diye bir şey çıkardılar. Cumanın sivili, resmisi diye bir şey olur mu? Biz az çok İslam fıkhını okuduk. Önemli olan oradaki cumayı kıldıracak olanın ehliyetidir, liyakatidir" dedi.
"Devletin imamı" diye bir söylem çıktığını da ifade eden Erdoğan, "Var mı böyle bir şey. Bu ülkede on yıllardır, yüzyıllardır, sadece Cumhuriyet tarihi boyunca bu cumaları köy camilerinde değil, hep kasabada, ilçede veya ilde kılmışızdır. Niye? Çünkü cuma, bizim cem olduğumuz namazlardır. Birlikte, beraberlikte olduğumuz, genel mesajları hocalarımızdan aldığımız buluşmalardır" diye konuştu.
Erdoğan, 50-100 metre ilerde cuma kılınırken arkada başkalarının cuma namazı için bir oluşum sağladığını belirterek, "İçeride kadın, erkek harmanlanmışlar. Böyle bir cuma yok. Birileri de etraftan seyrediyor. İmralı'dakinin İslamla ilgili açıklaması var. Ne diyor? 'Kürtlerin dini Zerdüştlüktür' diyor. 'İslam Kürtlere silah zoruyla kabul ettirilmiştir' diyor. Kendisinin de zaten bunu kabul etmediğini, geçmişte röportajlarında, yakalanmadan önce vermişti. Ona yönelik söylemlerde Apo'yu peygamber olarak ilan ediyor bu terör örgütü" dedi.
Kendisinin "dindar" diye geçinen bağımsız adaylara şaşırdığını da ifade eden Erdoğan, "Hangi kafayla hangi anlayışla? Hele hele geçenlerde bir ifade... 'Gerekirse biz camileri işgal ederiz, gerekirse ele geçiririz' diyor. Sen neyi ele geçiriyorsun. Dur bakalım. Dağdakilerin yaptıkları yanlarına kar kalabilir ki onlarla da mücadele sonuna kadar devam edecektir. Ama kalkıp da camilere yönelik böyle bir şeye tevessül edildiği anda durum farklı olur" şeklinde konuştu.
Bunları söyleyenlerin belli olduğunu da kaydeden Erdoğan, "Bunların parlamentoya geliş tarzları belli. Bunlar demokrasi, özgürlük mücadelesi verecek öyle mi? Bunlar bu kafayla bu anlayışla özgürlük mücadelesi verilir mi?" dedi.
"DİN BÖLGEDE BARIŞIN ANAHTARIDIR"
"Problem dinle mi oluyor?" şeklindeki soru üzerine de Erdoğan, "Öyle oluyor tabii. Biliyorlar ki din bölgedeki barışın, birliğin, beraberliğin yegane anahtarıdır. Bunu biliyorlar. Bundan dolayı da İslamdan, dinden çok korkuyorlar. Onun için de kendilerine göre bir örgütlenme yoluna gidiyorlar. Hac organizasyonu yapıyorlar. Oradaki Kürt kardeşlerim bunların ne olduğunu bilmiyor ki" diye konuştu.
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Kürtçülükle Kürt kardeşimin sorunuyla ilgilenmek farklı bir şeydir. Ben ne Kürtçüyü tanırım, ne Türkçüyü tanırım. Hepsine karşıyım. Ben Türküyle Kürdüyle Lazıyla Çerkeziyle Gürcüsüyle Abhazasıyla Romanıyla Arabıyla 74 milyon kardeşim olarak, yaratılanı yaradandan ötürü severim anlayışıyla kucaklar severim. Benim anlayışım bu. Asla ırkçılık yok. Allah bizi kabileler halinde yaratmıştır. Birbirimizle iyi tanışalım, anlaşalım, diye. Ama kabileni diğer kabile üzerinde egemen kılmak için değil. Bizde ben yok biz var. Bu anlayışla birbirimize saygılı olacağız."
"Güneydoğu'da 'sandığa gitmeyin' tehditlerine karşı halka mesajınız ne olacak?" sorusunu yanıtlarken de Erdoğan, bütün yasal düzenlemeleri yaptıklarını belirterek, "Bu seçimlerde sandık güvenliği bugüne kadar olanlardan çok daha olumlu istikamette farklı olacak" dedi.
Alınan önlemleri de anlatan Erdoğan, kimsenin sahte oy kullandığı bir zeminin olmayacağını da ifade etti.
Erdoğan, "Eğer bir ileri demokrasi hamlesi diyorsak, temel hak ve özgürlükler diyorsak, bunun başarılı bir şekilde sağlanabilmesi için, milli iradenin sandığa tam manasıyla yansıyabilmesi için tedbirleri bizim en ideal şekilde almamız lazım. Onun için ben diyorum ki vatandaşımıza, sizler en azından bu insanımızı korkutanlar kadar cesur olmalısınız. Çünkü korkunun ecele hiçbir zaman faydası yok. Tedbirimizi alacağız ve demokratik hakkımızı tam manasıyla kullanarak bu sandıklardan milli irade dört dörtlük tecelli edecektir diyorum" dedi.
"BUNLAR DARBECİLERLE BERABER. DEMOKRATİK YOLDAN, SANDIKLA
MİLLETİM BUNLARI İKTİDAR YAPMAZ. BUNLAR OLSA OLSA KOALİSYON
ORTAĞI OLURLAR"
Erdoğan, CHP'nin darbecilerle beraber olduğunu savunarak, "Demokratik yoldan, sandıkla milletim bunları iktidar yapmaz. Bunlar olsa olsa koalisyon ortağı olurlar" dedi.
Erdoğan, Samanyolu TV canlı yayınında, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bugünkü mitinginde 'AKP'ye oy vermeyeceğim çünkü henüz bir beynim var' pankartını okudu ve beğendiğini söyledi" denilmesi üzerine, bunun AK Parti'ye oy verene karşı da bir kampanya olduğunu belirtti.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunun benzerini bir kaç öy önce adı sözde sanatçı bir adam böyle terbiye dışı bir ifade kullanmıştı, sonra geri vitese taktı. Bu ifadede 'AK Parti'ye oy verenler beyinsizdir' yatıyor. Kılıçdaroğlu, bunu okumak suretiyle ne kadar, ne denli edep çerçevesi içinde hareket ettiğini gösteriyor. Bunların genlerinde sıkıntı var. Bunlar benim vatandaşıma 'bidon kafalı', 'göbeğini kaşıyan adamlar', 'milletin yüzde 60'ı aptal' diyenler değil mi? 'Beyinsiz' diyenler de bunlar. Bunların genlerine işlemiş. Kendi istedikleri istikamette millet hareket etmiyorsa her türlü hakareti yapmak mubahtır. Buna Kılıçdaroğlu da dahil."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanındaki bir kadın profesörün Zincirlikuyu Mezarlığı'nın girişindeki "Her nefis ölümü tadacaktır" yazısına "sinir bozucu" dediğini anlatan Erdoğan, "Bu nedir, bir soruştur. Bunu herhalde, Kadir Topbaş'ın bir sözü zannetti. Bu, Allah'ın ayeti. Yarın öleceksin, senin tabutunun üzerindeki örtüde bu yazıyor. Ama sen profesör olmuşsun ama bilmediklerini bilmiyorsun. Çünkü sen irfan sahibi değilsin" dedi.
Erdoğan, 27 Mayıs'ı bayram ilan eden zihniyetin CHP olduğunu, milletin bunları çok iyi tanıması gerektiğini söyledi.
"Bunlar darbecilerle beraber. Bunlar her zaman darbeden yana. Demokratik yoldan, sandıkla milletim bunları iktidar yapmaz. Bunlar olsa olsa koalisyon ortağı olurlar. Dürüst de değiller. Bunlar bu ülkede millete neler çektirdiler?" diyen Erdoğan, tamamen Atatürk'ün üzerinden seçim kampanyası yürüttüklerini, İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün torununu da kullandıklarını kaydetti.
Eski 100 Türk Lirası'nı gösteren Erdoğan, İnönü'nün, Atatürk'ün vefatından sonra 100 Türk Lirası'nın üzerindeki Atatürk resmini kaldırıp, kendi resmini yerleştirdiğini ifade ederek, "Bunların sadakati, anlayışı, yaklaşımı bu. Bununla da milleti hala istismar ediyorlar. 12 Haziran'da milletim bunların hesabını soracak. CHP'ye gönül verenlerin de bunların hesabını soracağına inanıyorum."
"LAİKLİKTEN ÖDÜN VERMEDİK"
AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, "Çetelerin amacı, yeni bir darbe girişimi ve AK Parti midir?" sorusu üzerine, aldıklarıihbarlara göre, partisine yönelik girişimler olduğunu, yargının bu noktadan hareketle bazı adımlar attığını söyledi.
Yargının şu anda bütün dosyaları incelediğini belirten Erdoğan, "Bu ne derece sağlıklı bilemem. Bu belgeler kesinlikle bizim elimizde değil. Yargının elinde olan belgeler. Bu Balyoz, Poyraz, Ergenekon ile ilgili bir çok dosya olduğu söyleniyor. Bunlar bir an önce keşke neticelense iddianame hazırlansa ve ne olacağını görsek ve rahatlasak diyoruz. Görünen o ki yapılanların içinde partimize yönelik bir çok sıkıntılı adımlar oldu ve bunun içinde maalesef bir çok kesim var. Sermaye çevresi, medyası, askerin içinden bazıları, özellikle medya çevresi, akademik çevrelerden olanlar var. Bunların hepsini görüyoruz ve bunlar da zamanla çok açık, net ortaya çıkıyor" diye konuştu.
AK Parti'nin "laiklik karşıtlığı" iddiasıyla kapatılması istemiyle dava açıldığını anımsatan Erdoğan, partisinin programında 1982 Anayasası'nın gerekçesinde yer alan laiklik tanımının aynen yer aldığını ve bundan bugüne kadar ödün vermediklerini vurguladı.
Erdoğan, bundan sonra ülkede parti kapatılmasının konuşulmasını bile arzu etmediğini söyledi.
"TÜSİAD ARKASINDA DURMADI"
Başbakan Erdoğan, "Yeni Anayasa'yı tek başınıza mı yapacaksınız? sorusu üzerine, 12 Haziran seçimlerinde AK Parti'nin tek başına iktidar olacağını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Bu yeterli değil. 367'nin üzerinde bir milletvekili çıkarmamız halinde tek başımıza Anayasa'yı değiştirme hakkımız var. Biz böyle bir imkanı bile milletimiz verse, biz bütün parlamentoda grubu olanlara Anayasa kurma noktasında davetimizi yaparız. Ba da yeterli değil. Anayasa konusunda çalışmaları olan sivil toplum kuruluşları var. TÜSİAD yaptı ama arkasında durmadı. Bir ekibe yaptırdılar bunu, ertesi gün hemen 'Bu hocaların görüşü, bizim değildir' dedi. Böyle bir şey yaptırırsınız da nasıl arkasında durmazsınız. Hocalarla oturur, müzakere edersiniz ve sonra kalkarsınız, omurgalı şekilde arkasında durursunuz. Parlamento dışı partilerin de çalışmaları varsa onlardan da istifade etmek isteriz. Partimizin çalışmasını da etkileyici hale getireceğiz."
Erdoğan, Anayasa konusunda bir çalışma daha yaptırdıklarını, anayasayı sadece anayasa hukukçularının yapmasını istemediklerini, söyleyecek sözü olan herkesin katkısını sağlayacaklarını ifade ederek, yeni Anayasa'nın eklerle dolu bir anayasa olmayacağını, anlaşılabilir, bugünün diliyle daha kısa ve öz bir anayasa hazırlanacağını söyledi.
"BENİM BÖYLE BİR AÇIKLAMAM YOK"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Kılıçdaroğlu, bakanların yolsuzluk yaptığını itiraf ettiğinizi söyledi. Böyle bir yolsuzluk var mı, kabul ettiniz mi?" sorusuna "Benim böyle bir açıklamam yok. Dedim ya, bu yürüyen yalan ama yetişemiyoruz. Sonra dedim bu uçan yalan" dedi.
YGS olayına değinen Erdoğan, ÖSYM'nin kadrosunun yetenekli ve kaliteli olduğunu kaydetti. Erdoğan, "Hatalar yok mudur? Vardır. Arkadaşımız süreci başarılı yönetememiştir. 1 milyon 700 bin kişiye mektup gönderiyor. Böyle bir mektup olayına girmek, yanlış olan buydu. Senin böyle bir şey görevin değil, ne gerek var böyle bir şey yapmaya. Bir yazılı basın açıklaması yaparsın, biter bu iş. Çünkü ilmi siyaset denilen bir şey var, bu çok önemli" diye konuştu.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun bir bakanın yeğeni için ÖSYM Başkanı'na e-mail gönderdiği yönündeki iddialarını da anımsatarak, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı'nın böyle bir yeğeni olmadığını ve böyle bir e-mail göndermediğini anlattı.
Lüleburgaz mitinginde yaptığı konuşmayı tekrarlayan Erdoğan, konuşmasında bakan arkadaşlarının yolsuzluğundan bahsetmediğini ifade ederek, "Bu kadar yalan, iftira olur mu? Geçmişte bakan olan arkadaşlar da, haklı olarak 'Başbakan bizimle ilgili neyi ifade etmek istedi?' diyorlar. Ben her zaman bir şey söylüyorum, abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz. Sizin böyle bir şeyle alakanız olmadığına göre, neden şüphe duyuyorsunuz. Sizin yapmanız gereken bir şey var, hepsinin de kalkıp Kılıçdaroğlu'na dava açması lazım. Benim ifademde böyle bir şey geçmiyor ki" diye konuştu.
Bakanları sonsuza kadar bakan olarak tutmak zorunda olmadığını, bakanlar arasında değişiklik olabileceğini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bundan hiç bir bakanın da rahatsız olmaması gerekir. Sizi bakan yapan irade, sizi almasını da bilecektir. Bunun hesabını Kemal Kılıçdaroğlu'na verecek değilim. Bunun tek hesabını vereceğimiz yer millettir. Kılıçdaroğlu kalkıyor, bu yalanı söylüyor. Biraz insan edep eder. Böyle bir ifade mi geçiyor? Bir şeyi bir kere söylemekle de bırakmıyor, devamlı söylüyor. Onun için yürüyen yalan, koşan yalan, uçan yalan... U dönüşü, S dönüşü var, böyle birisi. 'Ben yalan söylemem' diyor, bu ne? Komik duruma düşünce de manevrasını yapıyor."
PARTİSİNİN OY ORANINI AÇIKLADI
Erdoğan, Samanyolu TV'de partisinin oy oranını açıkladı. Anket çalışmalarını birçok gruba yaptırdıklarını açıklayan Erdoğan, "45-50 aralığında neticeler geliyor partimizle alakalı,CHPile ilgili 25-30 aralığında neticler geliyor, MHP ile ilgili ise yani o adeta bir baraj noktasında 10-12 arasında bir durumu onunda söz konusu. Tabi son iki hafta ne getirir ne götürür onu bilemem" dedi.
ANKETLER...
Anketlerle ilgili son durumun sorulması üzerine de Erdoğan, "Bir çok gruba yaptırıyoruz, partimizle alakalı şu anda 45-50 aralığında neticeler geliyor. CHP ile ilgili 25-30 aralığında neticeler geliyor, MHP ile ilgili ise o böyle adeta bir baraj noktasında, 10-12 arasında bir durumu onun da söz konusu. Son iki hafta ne getirir ne götürür onu bilemem, on üç gün var, bu on üç gün içerisinde de bir çok şeyler değişebilir" diye konuştu.
Erdoğan sözleşmeli personelle ilgili kanunu yetiştirebilmeleri durumunda bir,iki gün içerisinde çıkarabileceklerini, yetiştirememeleri halinde ise hemen seçimin arkasından çözeceklerini ancak seçim öncesi bitirmeyi arzuladıklarını belirtti.
Başbakan Erdoğan, seçmene son mesajının sorulması üzerine, yeni dönemde yeni bir anayasa için vatandaşlardan güçlü bir destek istediklerini söyledi.
Vatandaşların AK Parti'ye güvenini tazelemesini tekrar rica ettiğini ifade eden Erdoğan, Regaip kandilinin de ülke, millet ve tüm İslam dünyası için hayırlara vesile olmasını diledi.
Copyright Türkiye Rehberi 2006 - 2024. Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik Politikası | Feragatname