12 Eylül sonrasında, okullara memur, hizmetli verilmesi kesildi. İşlerin yürümesi, temizlik vb. konular için okul yönetimleri veliden; kayıt parası , katkı parası, fotokopi parası, kurs parası…vb. adlar altında paralar topanmaya başladı.
Para denilen pis alet işin içine girince ortalığı pis kokular sardı.
Soruşturmalar, genelgeler , görevden almalar, yer değiştirmeler, okullarda aile bilirlikleri, koruma dernekleri ile yöneticilerin itilafları, dedikodular, öğretmenlik mesleğinin, veli ve öğrenci, kamuoyu nezdinde yıpranışı eğitimde kalite düşüşü, yavaş yavaş her işin paraya tahvil edilişi…
İlk ve ortaöğretimde eğitimin parasızlığı gerçeğini; “MEB Bakanı ve yetkililerinin “ Biz para toplamayın diyoruz, siz bağış alın” gibi popülist, iki yüzlü bir söylemle daha da bir karmaşıklaştırdı. Bu eğitim- öğretim yılının başında Sayın Milli Eğitim Bakanı, kayıtlarda para alan müdürlerin soruşturulması talimatını verdi. Günah keçisi müfettişler(pardon…afedersiniz… eğitim denetçileri) tüm okulların kayıtlarını denetledi ve zannediyorum Bakanlık genelgesine göre hepsine ceza teklif edildi.
Ne oldu? Sorunu kökten çözmeyince, okulların ihtiyaçlarını devlet çözmeyince, para toplayana ne deme hakkımız var? Sonuçta birçok okul yöneticisi küstürüldü.
Oysa gerçekten bu konu ile ilgili bir niyetiniz var ise, göreceksiniz ki, bunu kötü niyetiyle yapan her il ya da ilçede bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar okul yöneticisidir bunlar.