Japonya, nükleer santrallerin kapatılmasıyla artan enerji ithalatı ve bazı imalatçıların üretimini ülke dışına taşımalarının sonucunda 1980'den bu yana ilk dış ticaret açığını verdi. Dış ticaret açığı, ülkenin, dünyanın en büyük kreditörü olma statüsü için tehdit oluşturuyor.
Tokyo'daki Maliye Bakanlığı, Aralık ayında ticari malların alım satımında 3. kez açık verilmiş olmasının yıllık bazda 2.49 trilyon yenlik açığa neden olduğunu söyledi. Rakamlar, Mart ayında nükleer krize yol açarak nükleer santrallerin kapatılmasına yol açan depremin etkilerinin altını bir kez daha çiziyor. Diğer yandan Nissan Motor Co. gibi şirketlerin üretimini daha düşük maliyetli Tayland'a taşıma kararları da dış ticaret açığında etkili oldu.
Bunun ufak bir sorundan ibaret olmadığını söyleyen JP Morgan Securities Japan Co.'nun Tokyo'daki başekonomisti Masaaki Kanno, Japon hükümetinin hâlâ daha elektrik üretimine bir çözüm bulmadığını, nükleer enerjiye dönülecek gibi de görünmediğini belirtti. Kanno, dış ticaret açığında önümüzdeki yıllarda daha fazla açık olacağını öngördü.
Dış ticaret ile dışarı kaçan para, Japonya'nın kredi statüsünde bozulmalara neden olarak, dünyanın en büyük kamu borcuna sahip olan ülkeyi daha da sıkıntıya sokabilir. Dış ticaret açığının, Japon varlıklarının "sığınılacak liman" olma statüsüne de zarar verebileceği düşünülüyor. Politika yapıcılar, ülkenin azalan nüfusunun, aynı zamanda Japonya'nın yabancı yatırımcılara bağımlılığını artıracağını belirtiyor.
Japonya Merkez Bankası'nın eski döviz işlemcilerinden de olan Kanno, ticaret ve deniz aşırı ülkelerdeki faiz kazançlarını kapsayan cari dengenin de 2015 itibariyle açık vermeye başlayabileceğini belirterek, "Mali endişelerle Japonya'nın faizlerindeki istikrarlı yükseliş ihtimali, ülkede bir tsunamiye daha neden olabilir" dedi.