Bakan Yılmaz, bir basın mensubunun, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un bedelli askerlikle ilgili açıklamalarını hatırlatması üzerine, dün akşam eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in oğlunun nikah töreni sırasında Kurtulmuş ile görüştüklerini belirtti.
Kurtulmuş'un, toplumda böyle bir talep olduğunu ve bu talebin de muhakkak değerlendirmesi gerektiğini kendisine ilettiğini ifade eden Yılmaz, "Biz daha önceki söylediğimiz noktadayız. Bunun dışında ilave bir şey söyleyecek durumda değilim ancak Numan bey iyi bir siyasetçi, toplumda olan talebi siyasete aktarıyor. Siyasette bu talep ne kadar zemine oturuyor, ne kadar bir karşılığı var, bunun ayriyeten değerlendirilmesi gerekir ama şu anda Bakanlığımızda yapılmakta olan bir bedeli çalışması yoktur" diye konuştu.
Bir gazetecinin, "BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın, '30 Mart yerel seçimlerinden sonra Güneydoğu'da özerkliğimizi ilan edileceğiz' şeklinde bir açıklaması var. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?" şeklindeki sorusu üzerine Yılmaz, şunları söyledi:
"Hayır öyle bir şey söylemedi ancak hükümetin yerel yönetimleri güçlendirmek istediğini, dolayısıyla 30 Mart'tan sonra kendilerinin kazanmış olduğu yerlerde güçlü bir yerel yönetimi göstereceklerini ifade etti. Bunun özerklik olarak algılanmaması gerektiğini bizzat kendisi söyledi. Tek devlet, üniter devlet içerisinde ama 76 milyonu birinci sınıf vatandaş olarak, hiç kimseyi dışlamadan kendimiz için ne istiyorsak onlar için de odur. 'Eğitimle ilgili konular yerel yönetimler tarafından da verilebilir mi? Bunun örneğini biz belediyeler vasıtasıyla verebiliriz' şeklinde bir açıklaması oldu. Ben bizzat dinledim. Bunu bir özerklik içerisinde algılamamak lazım. Dolayısıyla etkin yerinden yönetimi güçlendirmek, bu güçlendirmede de eğitimin de belediyeler tarafından verilebileceği şeklinde bir yaklaşımı ifade ediyor. Üniter devlet içerisinde çözülemeyecek hiçbir problem yoktur. Demokratik devlet içerisinde de çözülemeyecek hiçbir problem yoktur."
Bakan Yılmaz, "17 Aralık operasyonundaki tahliyelerle ilgili neler söyleyeceksiniz?" sorusu üzerine, tutuklayanın adli sistem ve bir hakim, bırakanın da yine adli sistem ve bir başka hakim olduğunu söyledi.
Tutuklamalar yapılırken ne söyledilerse tahliyeler olurken de aynısını söylediklerini dile getiren Yılmaz, "Hakim dosyaya baktı, yeterli tutuklama nedeni gören bir hakim, zaman geçti, deliller toplanmış olabilir, belli bir süre sonra hakim 'tamam' dedi. 'Bundan sonraki tutuklama gereksiz' diyerek serbest bıraktı. Biz hayırlısı diyoruz" ifadelerini kullandı.
- "Önde gideni tasfiye etmeye yönelik kasetlerdir"
İnternette yer alan ses kayıtlarının sorulması üzerine ise Yılmaz, kasetleri sahte paraya benzeterek, sahte parayı herkesin ayırt edemeyeceğini ve bu nedenle piyasada dolaştığını söyledi.
Ses kayıtlarının insanların inanması için kurgulandığını ve üretildiğini belirten Yılmaz, şunları kaydetti:
"Biz ne dersek diyelim insanlar inanmak istediği gibi inanır. Biz hükümetimizi biliyoruz. Milli gelirimizi 3 kat artırdık. Kişisel gelirleri 3 kat artırdık. 80 yılda yapılamayan hizmetler bu hükümet döneminde geldi. Bu iktidar birilerini rahatsız ediyor. Bu coğrafyada Türkiye'nin görüşü alınmadan bir başka şey yapılamaz gerçeği rahatsız ediyor. Yabancı basında, 'Arap Baharından en karlı çıkan ülke Türkiye'dir' diye çıkan bir başlık vardı. Bu Arap Baharından Türkiye'nin kazançlı çıkması, bu coğrafyada Türkiye'nin daha etkin söz söylemesi istenmedi. Bir lider var, kervan yürür ama önde gideni vardır. İşte bu önde gideni tasfiye etmeye yönelik ve milleti de bu yönde inandırmaya yönelik kasetlerdir. Ben aziz milletimin, 80 yılda yapılamayanı yapan bu iktidarın liderine sahip çıkacağını düşünüyorum çünkü Allah için gecesi gündüzü yok. Allah herkesin emeğine göre verir. İnşallah millet, 30 Mart'ta da Başbakanımızı desteklediklerine inanacaklardır. Dolayısıyla sahte paraya kanmasınlar diyorum."