Bedelli Askerlik, o yıl askere alınacakların tamamı, mevcut celp sistemine uygun olarak temel askerlik eğitimine tabi tutulur. Her celp döneminde eğitim merkezine sevk edilen miktar Genelkurmay Başkanlığınca belirlenen ihtiyaçtan fazla ise;
İhtiyaç fazlası olan yükümlüler temel askerlik eğitimlerini müteakip yılın 1 Ocak tarihindeki T.C. Merkez Bankasi Döviz Kurları esas alınarak, dövizle askerlik için tesbit edilen miktarın yarısının karşılığı Türk Lirası ödemek veya istekte bulunan kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapmak suretiyle askerlik hizmetini yerine getirebilirler.
Kanunun bu hükmüne rağmen mevcut kaynak (Askere alınacak yükümlü sayısı) Silahlı Kuvvetlerin ihtiyacını ancak karşıladığından uzun vadede böyle bir uygulama olmayacağı değerlendirilmektedir.
Anayasamız ve Bedelli Askerlik
Evvala askerlik konusunda Anayasa ne diyor onu bir görelim. Çünkü bildiğiniz üzere anayasa bir ülkenin temel hukuk normudur. Devlet ile vatandaşların karşılıklı hak ve ödevlerini düzenler. Size şu husus muhtemelen enteresan gelecektir; Anayasamız'da askerlik hizmetinden bahsedilmiyor. Onun yerine "vatan hizmeti" ifadesi kullanılıyor. Madde'deki düzenleme tam olarak şöyle; "Vatan hizmeti, her Türk'ün hakkı ve ödevidir.
Bu hizmetin Silahlı Kuvvetler'de veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir." Gördüğünüz gibi Anayasamız, yerinde bir düzenleme ile "Vatan Hizmeti"ni askerlikle eş tutmamıştır. Diğer bir ifadeyle, Anayasa için asıl olan "Vatan Hizmeti"nin yerine getirilmesidir. Bunun askerlik yapmak suretiyle mi, yoksa başka şekilde mi olacağı TBMM'nin çıkaracağı kanunlarla belirlenecektir. Madde'nin sonunda yer alan tümce ile de, kişilerin ilgili kanunlar çerçevesinde belirli durumlarda "vatan hizmetini yerine getirmiş sayılabileceği" belirtilmektedir. Zaten bugüne kadar, tam 10 kez çıkarılmış olan bedelli askerliği öngören kanunların anayasal kaynağı da bu ifadedir.
Bedelli Askerlik Haberleri
Bedelli Askerlik Video Haber
Haydi Kızlar Askere...
Konunun detaylarına girmeden önce bir hususa da dikkatinizi çekmek istiyoruz. Anayasa'da vatan hizmeti sadece erkeklerin değil, tüm Türkler'in hak ve ödevi olarak düzenlenmiştir. Nitekim İsrail'de zorunlu bir şekilde, Federal Almanya'da ise gönüllük esasına dayalı olarak kadınlar da mecburi askerlik hizmetine katılmaktadır. Belki bu söylediklerimizin Türkiye gerçekleriyle ne denli örtüştüğü konusunda soru işaretleri doğabilir. Ama kadın-erkek eşitliğinin ısrarla vurgulandığı ve klasik kadın-erkek rollerinin parçalandığı bir dönemde, bizce bu eşitliğin gerçek anlamda hayata geçirilmesinin önündeki engellerden biri de kadınların askere gitmiyor oluşudur.
Kariyer konusunda bu eşitsizliğin yarattığı sorunların giderilmesi bir kenara, kadınların askere alınmasının sağlayacağı başlıca iki temel yarar da açıktır. Bunlardan birincisi Türk Silahlı Kuvvetleri'nin geleneksel olarak üstlendiği eğitici rolünden kadınların da yararlanabilmesinin sağlanmasıdır. Bilhassa geri kalmış bölgelerimizde, okuma-yazma bilen, askerliğin bir getirisi olarak özgüveni yüksek ve sosyalleşmiş kadınlar, o yörelerin de çehresini değiştirebilecektir. İkinci olaraksa vatan hizmeti kadınlar ve erkekler arasında paylaşılmış olacak, muhtemelen askerlik süreleri kısalacaktır. Ayrıca unutulmamalıdır ki, bizim tarihimiz, belki Dünya'daki diğer milletlerin tarihine göre çok daha güçlü bir biçimde kadınların vatan savunmasındaki yerlerini aldıkları örneklerle doludur. Hatta denebilir ki, böylesi bir şuurun kaşifi bizim ulusumuzdur.
Dövizle Askerlik ve Bedelli Askerlik
İsterseniz kendi önerilerimizi bir kenara koyalım ve "bedelli askerlik" kavramı üzerine yazımızı sürdürelim. İlk bedelli askerlik yasası 1927'de, sonuncusu ise deprem felaketinin ardından 1999'da çıktı. Bedelli askerlik, anahatlarıyla, kanundaki vasıfları taşıyan yükümlülerin belirli bir bedel ödemelerini ve sadece temel askerlik eğitimine tabi tutulmalarını öngören ve bu surette askerliklerini yapmış sayılmalarını hükme bağlayan bir "vatan hizmeti" şeklidir. Bu noktada iki hususu belirtmekte fayda var.
Bunlardan birincisi "bedelli askerlik" ile "dövizle askerlik" farklı kavramlardır. Dövizle askerlik, Askerlik Kanunu'nun EK 1. Maddesi'nde düzenlenmiştir. Buna göre, en az 3 yıl süre ile fiilen yabancı ülkelerde bulunan işçi, işveren veya bir meslek ya da sanatı icra edenler dövizle askerlikten yararlanabilmektedir. Bu haktan Konsolosluklar'a başvurmak yoluyla istifade edenler, belirli bir bedel ödemekte ve sadece temel askerlik hizmetine tabi tutulmaktadırlar. Parayı ödeyip, yaklaşık 1 aylık askerlik hizmetini yerini getirdikten sonra askerliklerini yapmış sayılmaktadırlar.
Bu durum belirli açılardan "bedelli askerlik"e benzese de, şu husularda ayrılır; Kamuoyunda ifade olunan şekliyle bedelli askerlik geçici bir uygulama niteliğindedir. Oysa dövizle askerlik uzun yıllardır uygulanagelen bir düzenlemedir. İkinci olarak dövizle askerlik yapmanın önkoşulu yurt dışında bulunmaktır. Oysa bedelli askerlikten kimlerin yararlanacağı, sadece yurt dışında yaşayan vatandaşların mı yoksa hepsinin mi kapsam dahiline alınacağı, çıkarılacak bedelli askerlik kanunu ile belirlenmektedir.
1999 Yılında Çıkan Son Bedelli Askerlik Kanunu
Bedelli askerlik için genellikle bir yaş sınırı da öngörülmektedir. Örneğin deprem felaketinden sonra, 1999 yılında çıkartılan kanunda, 1973 ve öncesinde doğanlara bu hak tanınmıştır. Bu durumun muhtemel nedeni, kanun hazırlanırken TSK'nın insan kaynakları ihtiyacının dikkate alınmasıdır. Ayrıca, bedelli askerlik talebi, temel olarak belirli bir yaşa ulaşmış ve hayata atılmış kitlelerden gelmektedir. Zaten büyük oranda da böyle kişilerin ihtiyaçlarına cevap vermektedir.
1999 yılında çıkan Bedelli Askerlik Kanunu'nda öngörülen bedel, 40 yaşın altındakiler için 15.000 Alman Markı (yaklaşık 7.500 Euro), 40 yaşını aşmış olanlar içinse 40.000 Alman Markı idi. Bu bedeller, ilki başvuru esnasında olmak üzere, 3 taksitte ödenmekteydi. Bir kişinin bu haktan yararlanabilmesi için, yukarıda ifade ettiğimiz gibi 1 Ocak 1973 ve sonrasında doğmuş olması gerekiyordu. Ayrıca yine temel askerlik hizmetinin yerine getirilmesi şart koşulmuştu. Sadece 40 yaşına aşmış olanlar bu yükümlülüğe tabi değildi.
Peki ya Bakayalar, Yoklama Kaçakları
Bu nokta çok önemli. Genellikle yurttaşlarımız, bir bedelli askerlik kanununun çıkması halinde, askerlik hizmetine ilişkin daha önce işlemiş oldukları suçların silindiğini zannediyor. Oysa ki, çıkan kanun bir af kanunu değil. Sadece kendilerine bundan sonrası için bir hak tanınıyor. Dolayısıyla kanundan önce işlenmiş suçlardan doğacak sorumluluk devam edecektir. Diğer bir ifadeyle, askerliğinizi kanundan yararlanarak bedelli olarak yapsanız dahi, hakkınızda açılmış olan ceza davaları sürecek ve gerçekleştirdiğiniz Askerlik Kanunu'na aykırı eylemlerden yargılanabileceksiniz.
Bundan Sonrası...
Bedelli askerliğe ilişkin bir yasa çıkar mı bilinmez. Elbette sadece bir yasanın çıkması da yeterli değil. Sizi kapsıyor olması da gerekli. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, haktan yararlanabilmeniz için yaşınızın kanunda öngörülen sınırlar içinde olması şart. Ayrıca şimdilik bir dedikodudan ibaret olan kanunun, sadece yurtdışında yaşayan Türkler'i esas alarak çıkma ihtimali de var. Bu durumda da, Türkiye'dekiler yine bedelli askerlik yapamayacaklardır.
Hepimizin bildiği bir şey varsa, o da şu andaki iktidarın seçim meydanlarında bunun sözünü vermiş olduğudur. Hatta bununla da kalmamışlar, istekli gençleri, askerlik şubelerine gerekli başvuruları yapmaya davet etmişlerdir. Çok sayıda insan, bu sözlere güvenerek kendi işini kurmuş, yaşamını biçimlendirmiştir.